2025 Yılında Yükselen Yatırım Trendleri ve Fırsatlar
ABD’deki siyasi değişimler, Avrupa’daki jeopolitik riskler ve küresel ticaret üzerindeki gümrük tarifeleri, Türkiye ekonomisindeki normalleşme sürecindeki belirsizliklerle birleşerek yatırımcıların hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımlarındaki riskleri dikkatle yönetmelerini gerektirmektedir.

ABD’deki siyasi değişimler, Avrupa’daki jeopolitik riskler ve küresel ticaret üzerindeki gümrük tarifeleri, Türkiye ekonomisindeki normalleşme sürecindeki belirsizliklerle birleşerek yatırımcıların hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımlarındaki riskleri dikkatle yönetmelerini gerektirmektedir. Piyasalardaki yüksek oynaklık, yatırım öngörülerinde belirsizlikler yaratarak tek bir varlık sınıfına uzun vadeli yatırımları zorlaştırmaktadır. Bu nedenle yatırımcılar, portföylerini tüm bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak çeşitlendirecek ve varlık sınıfları arasında değişiklikler yaparak getirilerini artırma arayışında olacakları bir dönem geçireceklerdir.
2024 yılında, banka ve finans kurumları hariç tutularak yürürlüğe giren enflasyon muhasebesi, şirketlerin üretim, demirbaş ve sermaye maliyetlerini enflasyon farkı ile düzeltmelerini zorunlu kıldı. Bu düzenleme, muhasebe farkları nedeniyle birçok şirketin kârında düşüş yaşanmasına yol açtı. Bunun yanı sıra, TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikası, kredi maliyetlerini artırarak ekonomik aktivitenin yavaşlamasına neden oldu. Bu durum, 2023 yılına kıyasla şirketlerin cirolarında daralma yaşanmasını beraberinde getirdi.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda, 2024 yılının ilk yarısında iyi performans gösteren hisse senetleri, yılın ikinci yarısında değer kaybederek dar bir bant aralığında dalgalandı. Ancak 2025 yılına girerken, enflasyon muhasebesinin etkilerinin kademeli olarak azalması, TCMB’nin doğru ekonomi politikalarını istikrarlı bir şekilde sürdürmesi ve piyasa ile açık bir iletişim içinde olması, ekonomik toparlanmayı hızlandıracaktır. Faiz oranlarının ani bir kur ve enflasyon şokuna neden olmadan düşürülmesi, kredi koşullarının iyileşmesini sağlayarak bankaların kredi piyasalarında daha aktif olmasına zemin hazırlayacaktır. Bu gelişmeler, hem kredi hacmini hem de bankaların kârlılığını artıracaktır.
Gerileyen enflasyon ve faiz oranları, tüketici güveninin artmasını destekleyerek ekonomik aktivitenin başta beyaz eşya, otomotiv ve konut sektörlerinde canlanmasına katkı sağlayacaktır. Değerleme açısından bakıldığında, bankacılık sektörü kâr büyümesi bakımından diğer sektörleri geride bırakırken, bilançolardaki enflasyon muhasebesi etkisi sanayi şirketlerini değerleme çarpanları açısından pahalı göstermektedir. Ancak ekonomik toparlanma ile birlikte artacak ciro büyüme oranları, şirket çarpanlarını yatırım yapılabilir seviyelere çekerek yatırımcılar için yeni fırsatlar sunacaktır.
Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, 2025 yılının ikinci yarısının hisse senedi yatırımları açısından olumlu bir dönem olacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, küresel piyasalarda yaşanan ticaret savaşları ve jeopolitik çekişmeler, küresel risk algısının son yıllardaki ortalamasının üzerinde kalmasına ve küresel sermaye akışlarının yavaşlamasına neden olabilecek başlıca riskler arasında yer almaktadır.
2024 yılında KKM ve dolar yatırımcıları reel olarak %20-25 arasında değer kaybına uğrarken, TL mevduat ve para piyasası fonlarına yatırım yapanlar, enflasyonun üzerinde getiri elde ederek yılı reel anlamda kazançla kapattılar. Merkez Bankası’nın sıkı para politikası ve faiz indirim süreci sayesinde, carry-trade fırsatlarını değerlendiren yabancı yatırımcılar, TL varlıklara yönelmeye devam edecektir. Yatırımcıların tercihleri, banka mevduatları üzerinde getiri sağlayan likit ve arbitraj fonları olabilir. Uygulanan sıkı para politikası nedeniyle kredi hacimlerinin reel olarak geçtiğimiz seneye göre düşmesi, bankaların müşterilerine kredi olarak kullandıramadığı büyük miktarda TL’nin ellerinde kalmasına neden olmuş ve bu durum mevduat faizlerinin kredi muslukları açılıncaya kadar piyasa normlarının altında kalmasına yol açmıştır.
Öte yandan, ticaret savaşlarının artarak devam edebileceği endişeleri ve ABD’nin yapay zeka (AI) teknolojileri ile küresel ticaret alanında Çin ile açık bir mücadeleye girmesi, ABD doları karşısında diğer para birimlerinde dalgalanmalar yaratmaktadır. Bu tür belirsizlikler, altın gibi değerli metallerin güvenli liman olarak görülmesine ve yatırımcıların portföylerinde daha fazla yer almasına neden olmaktadır. Bu eğilimin 2025 yılında da devam etmesi beklenmektedir.
ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın yeniden seçilmesi ve ardından kripto piyasalarıyla ilgili yaptığı açıklamalar, kripto varlıklarda yeni bir ralliye yol açtı. Bitcoin 110.000 dolar seviyesinin üzerine çıksa da, Deep Seek’in piyasaya sürülmesi ve Çinli şirketlerin yapay zeka teknolojileri alanında daha düşük işlemci ihtiyacı ve altyapı yatırımı ile ABD’li rakiplerini geride bırakabileceği endişeleri, tarihi zirvelerini gören ABD hisseleri ile birlikte kripto paralarda da satış baskısı oluşturdu. “Harika Yedili” olarak adlandırılan, başını Nvidia’nın çektiği teknoloji hisselerinde %10-20 arasında değer kayıpları yaşanırken, ABD endeksleri de ciddi ölçüde geriledi.
Bloomberg Intelligence’a göre, Generative AI teknolojileri pazar büyüklüğü 2025 yılında 100 milyar dolara, 2030 yılında ise 350 milyar dolara ulaşacak. 2024 yılında 50 milyar dolar olan bu pazarın, önümüzdeki beş yılda mikro işlemciler, veri depolama, bellek, altyapı teknolojileri ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler için büyük büyüme fırsatları sunduğu öngörülmektedir. Ancak piyasalardaki en büyük endişe, ABD’nin Çin ile girdiği teknoloji yarışının, AI teknolojileri geliştiren ABD’li şirketlerin Çin ile iş hacimlerini daraltmasına ve beklenen büyüme performansını gerçekleştirememesine yol açabileceğidir. Yatırımcılar, yurtdışı piyasalardaki düşüşlerde büyüme potansiyeli olan teknoloji sektöründe yatırım pozisyonları alabilir. Özellikle AI temelli teknoloji ve servis sağlayan şirketlere yatırım yapan fonlar tercih edilebilir.
Son dönemin öne çıkan bir diğer teması da Avrupa devletlerinin açıkladığı savunma bütçesi harcamalarına yönelik beklentilerdir. Rusya’ya karşı ABD’nin askeri desteğini alamayacağından kaygı duyan Almanya, Fransa ve İtalya gibi Avrupa devletleri, bütçelerindeki %1-1.5 aralığında olan savunma harcamalarını %2-3 bandına çekeceklerini duyurdular. Bu harcamaların önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın GSYH büyümesine yıllık ortalama %0.3-0.4 oranında katkı yapması beklenmektedir. Harcamalar, ağırlıklı olarak savunma teknolojileri, modernizasyon ve altyapı yatırımları gibi alanlara yönlendirilecektir. Yatırımcılar, bu temaya da fonlar aracılığıyla kolayca yatırım yapabilirler.
Sonuç olarak, 2025 yılı yatırımcılar açısından fırsatlarla birlikte riskleri de barındıran dinamik bir yıl olmaya adaydır. Yatırımcıların hem yerel hem de küresel gelişmeleri yakından takip ederek portföylerini çeşitlendirmeleri, risk yönetimi açısından kritik bir öneme sahiptir.
Portföyünüzü doğru şekilde çeşitlendirmek, BV Portföy'ün yatırım fonları hakkında daha fazla bilgi almak ve size en uygun fonları belirlemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yatırımlarınızı güvenle yönetmenin, portföyünüzü çeşitlendirmenin ve riskleri minimize etmenin en etkili yolu, BV Portföy'ün uzmanlığı ile mümkün.
Daha fazla bilgi için bize her zaman ulaşabilirsiniz; www.bvportfoy.com | Yatırım yapmak için bizimle iletişime geçin: [email protected]
Popüler Fonları Keşfet
Akıllı yatırım için
hemen başvurun!
En kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz!
Talebinizi aldık, ekibimiz kısa süre içinde sizinle iletişime geçecek. Lütfen beklemede kalın, teşekkür ederiz!